Nurten Yontar mesajında, hem insanı yeryüzündeki en değerli varlık olarak gören bir anlayışın, hem de “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” fikrini medeniyet mefkuresinin ana teması yapmış bir mirasın temsilcileri olduklarını ifade etti.
Yontar, şöyle devam etti:
“Başımıza gelecek bir kazadan sakınmak, olacaklara şimdiden önlem almak imkan dahilinde. Ancak hepimiz doğuştan ya da kaza veya uzun süren bir hastalık sonucunda oluşan bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerin kaybıyla sonuçlanan bir engel durumunun da adaylarıyız. Bugün bu durumda olan birçok kardeşimiz var. Bu yüzden hepimiz daha çok duyalım, görelim, anlatalım, birbirimizi daha çok hissedelim, engelli kardeşlerimizle yan yana geldiğimizde onları anlamaya çaba gösterelim ancak acıyarak değil, tanımak amacıyla onlara yaklaşalım.”
Bugün engelli vatandaşların birçoğunun çeşitli sebeplerden dolayı toplumdan uzak yaşamlarını sürdürdüklerini aktaran Yontar, şunları kaydetti:
“Sosyal hayatımızda karşılaştığımız birçoğunun ise engelsiz insanların duyarsızlığı ile, yaşamları olduğundan daha da zor hale gelmektedir. Bu nedenle engellilere hizmet götüren kamu, özel sektör ve gönüllü sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesine önem verilmelidir. Başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere birçok belge engellilik sorununu temelde, bir insan hakları sorunu olarak ele almaktadır. Bizim anayasamız ve yasalarımız da engellilere ilişkin olarak evrensel değerleri baz alarak birçok düzenlemeyi ön görmüş, devleti engellilerin sorununa yönelik yükümlü kılmıştır. Engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması amacıyla 1992 yılında Birleşmiş Milletler teşkilatınca alınan bir kararla, 3 Aralık günü 'Uluslararası Engelliler Günü' olarak ilan edilmiştir. Sadece bu anlamlı günde değil her an ve her zaman engelli vatandaşlarımıza yönelik duyarlılığımızın had safhada olduğu muhakkaktır."