Son 6 ay ASM’ye uğramayan hasta için ihtar almak istemiyoruz. Hastalarımızın yılda 7 defadan fazla sağlık merkezine gitmesinin sorumluluğunun bize verilmesini istemiyoruz.
Her yıl sürekli değişen yamalı bohça yönetmeliklerle hakedişimizin erimesini istemiyoruz”

Tekirdağ Sağlık Müdürlüğü önünde toplanan aile hekimleri, 2-6 Aralık’ta gerçekleştirecekleri iş bırakma eyleminin nedenlerini ve taleplerini dile getiren bir açıklama yaptı. 
Tekirdağ Aile Hekimleri Derneği Başkanı ve Hekim Birliği Sendikası Trakya Şube Başkanı Barış Gazi Karadeniz,  hekimler ve sağlık profesyonellerinin yıllardır gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi. 

Ancak kendi sorunlarının görmezden gelindiği ve emeklerinin değersizleştirildiği bir sağlık sisteminde artık dayanacak güçlerinin kalmadığını aktaran Karadeniz, “Bugün buradayız çünkü bizler hem mesleğimizin onurunu hem de toplumun hak ettiği sağlık hizmetlerini savunuyoruz. 2-6 Aralık tarihleri arasında gerçekleştireceğimiz iş bırakma eylemi, çaresizliğimizin değil, çözüm arayışımızın bir çığlığıdır. Bu eylemle hem risk altında bulunan hekimlik mesleğini hem de daha iyi bir sağlık sistemini savunmak için sesimizi yükseltiyoruz” dedi.

Karadeniz, acil ve öncelikli taleplerini şöyle sıraladı:
“Sağlıkta şiddet konusu artık kronik bir sorun haline gelmiştir. Hastaneden sağ salim eve dönmek lüks sayılmaktadır. Biz doktoruz, aksiyon kahramanı değil! Yetkililerden bu konuda acil ve caydırıcı önlemler almalarını bekliyoruz. Bizler için adı  zulüm yönetmeliği bu yönetmelik geri çekilmelidir. Zulüm yönetmeliği; Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir. Aile hekimlerinin hastalara ve koruyucu hekimlik  uygulamalarına yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir.
Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır.
Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir. Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir. Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir. Hekimlerin ve aile sağlığı çalışanlarının iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Aile Sağlığı Merkezinde ebe, hemşire eksikliğini gidermemekte, çalışma koşullarını iyileştirmemektedir. Entegre aile sağlığı merkezlerinde çalışma şartlarını zorlaştırmaktadır. İstenen acil nöbet saatleri insanüstü bir çaba gerektirmektedir.”

Kötü hava koşulları balıkçılığı olumsuz etkiliyor Kötü hava koşulları balıkçılığı olumsuz etkiliyor

Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yönetmelik, aile hekimlerinin esas görevi olan koruyucu hekimlik faaliyetlerini neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Günün büyük bir kısmını raporlar, formlar ve gereksiz bürokrasiye harcamak zorunda bırakılan hekimler, hastalarına yeterince zaman ayıramamaktadır.” 


 HER HASTAYA EN AZ 10 DAKİKA AYRILSIN
Vatandaşlara da seslenen Karadeniz, şunları kaydetti:
“2-6 Aralık'ta aile sağlığı merkezleri neden kapalı? Reçetelerimize karışılarak, hastalarımıza yapacağımız tedaviye yön verilmesini ve hastalarımızın maddi ve tıbbi olarak mağdur olmasını istemiyoruz.
Raporların paralı olmasını değil halkımız için bilimsel olmasını istiyoruz. Artan iş yükü ile, halkımızın aşı, izlem, muayene ve takipleri için zaman sıkıntısı yaşamak istemiyoruz. Hastalarımızın müşteri, puan, katsayı yerine konmasını değil, insan olarak değer görmesini istiyoruz. Her hasta için 2-3 dakika değil, en az 10 dakika insanca zaman ayrılmasını istiyoruz. 
Son 6 ay ASM’ye uğramayan hasta için ihtar almak istemiyoruz. Hastalarımızın yılda 7 defadan fazla sağlık merkezine gitmesinin sorumluluğunun bize verilmesini istemiyoruz.
Her yıl sürekli değişen yamalı bohça yönetmeliklerle hakedişimizin erimesini istemiyoruz. Bu mücadelede bize vereceğiniz destek, sevdiklerinizin sağlığını da olumlu etkileyecektir.”

“ELİNİZİ HEKİMİN REÇETESİNDEN ÇEKİN”

 “Bu yönetmelik aslen sadece 1. basamağın sorunu değil, tüm sağlık sisteminin sorunudur” diyen Karadeniz, şöyle devam etti:
“Aynı zamanda ikinci ve üçüncü basamağa gelecek olan yönetmeliğin de ayak seslerini içermektedir. Buradan Sağlık Bakanlığı'na sesleniyoruz: Elinizi hekimin reçetesinden çekin! Hekimle halkı karşı karşıya getirmekten vazgeçin! Hekimler halkı mutlu etmek için değil, tedavi etmek ve hastalıklardan korumak için vardır. Aile hekimlerimizin durumu daha da kötüye giderken, ikinci ve üçüncü basamakta çalışan hekimlerimizin ve diş hekimlerimizin koşulları da her geçen gün kötüye gitmektedir. Gerek bilimle ve pratikle bağdaşmayan MHRS randevu sayıları ve süreleri, gerek 32-36 saati bulan nöbetlerin ardından çalışmaya zorlanma, gerekse ekipman ve malzeme eksiklikleri hekimlerimizin çalışma azmini kırmakta ve tükenmişliklerini her geçen gün artırmaktadır. 
Hekim maaşları yıllardır enflasyonun altında ezilmektedir. Ay sonunu getirmeye çalışan hekimler, mesleklerinin yüklediği sorumlulukların yanı sıra geçim sıkıntısıyla da mücadele etmektedir. Diş hekimleri uzun zamandır yapamadığı yetişemediği süreyle yarışmak zorunda kaldığı tedaviler için tek yürek olmuş tek ses olmuş her platformda görünür olmaya çalışıyor, tüm bu gayrete rağmen kör sağır ve dilsiz olmuş bakanlığa sesimizi duyurmak için iş bırakıyoruz. Hastanelerde ekipman eksikliğiyle baş etmeye çalışırken, “Bir malzeme bulabilir miyiz?” diye koşuşturuyoruz. Çoğu zaman şunu düşünüyoruz: “Galiba biz değil, sağlık sistemi hasta!” 

SONUÇ ALANA KADAR KARARLIYIZ

Karadeniz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu eylem, sadece bizim değil, toplumun hak ettiği sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi için bir çağrıdır. Mesleğimizi ve ülkemizi seviyoruz. Ancak hekimlerin mesleklerini onurla yapabileceği ve hak ettikleri ücreti alabileceği bir sistem kurulana kadar kararlı duracağız. 
 Bizlerin sesine kulak verin, çünkü sağlıklı bir toplum ancak sağlıklı bir sağlık sistemiyle mümkündür. Bu nedenle tekrar ve yüksek sesle söylüyoruz:  Aile hekimliğine getirilen bu Zulüm Yönetmeliği bir an önce geri çekilsin.”

Geçmiş Dönem Tabip Odası Başkanı Şenol Özcan ise sözlerine “Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor” diyerek başladı. 

Özcan, şöyle devam etti:
“Resmi Gazetede ekim ayında yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştireceğini hemen her kademeden bakanlık yetkililerine iletmiş ve  5 temel talebimizi kamuoyuna açıklamıştık. Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik.  Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.
Bizler 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır. 
Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir. 

Özcan, şu ifadeleri kullandı:
“ TBMM’ye sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil. Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi. Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır.  Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.” 


Özcan, taleplerini ise şöyle sıraladı:
1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.
2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri mesleki sorumluluklarının dışında kriterlerden oluşmakta iken Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan ebe hemşirelerine ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır. 
 4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve   sağlık emekçilerine   emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
5.  Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.

Kaynak: İlkay Danacılar