Tekirdağ Valilik İnsan Hakları Kurulundan, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun (TİHEK), 6701 sayılı Kanun ile insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi ile bu ilkeler doğrultusunda faaliyet göstermek, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek üzere kurulduğu belirtildi.
Anayasa’nın 10 maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. “DEVLET organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır. “ demekte. İnsan onuru, “onur” kavramı ile onurlandırılmıştır. İnsan onurunun neyi ifade ettiği, insan haklarıyla ilişkisi, hukuk biliminin ve felsefenin konusu olmuştur. Başka bilim dallarının da. Onur kavramının çeşitli açılardan anlamlarına, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ndeki yer alış biçimine ve konu ile ilgili kısa bilgilere, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Mahkemesi’nin insan onuru değerlendirmesine. Türk mevzuatı ve yargı pratiğinin ne olduğuna ve dünyada yürürlükteki sistemin – tüm sistemin- insan onuruna uygunluğu sorununa yer verilmiş ve tartışmalara konu olmuştur. Kuşkusuz onur kavramına yüklenen anlam, insanı kavrayışla doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda insana ve insan toplumuna, insanın ilişkilerine bakışımız da bellidir.
İnsan onuru sözlüklerde, izzetinefis, haysiyet, özsaygı, şeref, erdem, vakar, gurur, saygınlık, kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılma olarak açıklanmakta ‘İnsanın değeri’ ile ‘onurunu’ İoanna Kuçuradi (felsefeci ve akademisyen),eş anlamlı kullanmakta. Kuçuradi, “İnsanın değeri derken bundan insanın diğer canlılar arasındaki özel yerini anlıyorum. İnsana bu özel yeri sağlayan, onun özelliklerinin bütünüdür, onu diğer canlılardan ayıran olanaklarıdır. Bu olanaklar, insana özgü etkinlikler ve ürünler olarak görünür. Bu özellikler ise, insanın diğer canlılarla ortaklaşa taşıdığı özelliklere ek özelliklerdir. İşte bu özellikler ya da olanaklar ‘insanın değerini’ ya da ‘onurunu” oluşturur.’ demektedir.”
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin resmi çevirisinde, 1. maddede şöyle yazılıdır: Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.Kuçuradi Etik’inde, “kişi açısından onur” kişinin o ana dek kendi imgesine uygun davranmanın, kendi imgesine uygun yaşamanın bilince ve böyle yaşamaktan dolayı kendine layık gördüğü belirli bir muamele beklentisidir. Böylece ‘onur’ denilen şey, kişinin kendi imgesine uygun düşmesi sonucu kendine biçtiği değer oluyor.” demektedir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi çoğu ülkede hayatın fiilen nasıl olduğu hakkında bize pek bir şey söylemez; fakat onurlu bir hayatın - bir insan için değerli bir hayatın - şartlarını gösterir ve bu gerekleri, bütün sonuçlarıyla birlikte haklar biçiminde açıklar. Zengin ve güçlü ülkelerde bile, bu asgari standartlar çok nadir olarak herkes için karşılanır; ama insan haklarına sahip olmanın bu kadar önemli olması tam da bu noktada kendini gösteriyor ve belki bu önemin nedeni de bu durumdur. İnsan hakları, haklar olarak, insan doğasının temelindeki ahlakı görüşün gerçekleştirilmesi için gerekli olan sosyal değişmeleri gerekli kılıyor. Böylece, insan hakları öğretileri insan haklarına sahip olmakla insan olmayı kabaca eşit tutarlar. İnsan hakları(nın konuları) ndan yararlanmayan bir kimsenin kendi ahlaki doğasına yabancılaşmış olduğu hemen hemen kesindir. Bunun için, insan hakları, bir kimsenin bunlardan yararlanmasının reddedilemeyeceği anlamında değil - çünkü bütün baskıcı rejimler kendi yurttaşlarını sürekli olarak bu haklardan yoksun tutmaktadırlar - fakat bu hakların kaybının ahlaki olarak “imkansız” olduğu anlamında vazgeçilmezdir: kişi, bu hakları kaybetmesi halinde, bir insan için değerli bir hayat yaşayamaz.”
TEKİRDAĞ’DA TİHEK ÇALIŞMALARI
Tekirdağ Valilik İnsan Hakları Kurul Üyesi Nurcan Balıbey’in ifadelerine yer verilen açıklamada, şu bilgiler verildi:
“Tekirdağ’ımızda da (TİHEK) insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışan, Başkanlığını Vali, Kurul üyeliklerini de, Siyasi Parti temsilcileri, Sivil Toplum Kurulu temsilcileri ve Muhtarların temsilcisi yapmaktadır. Kötü muamele ile işkenceye karşı mücadele eden ulusal önleme mekanizması olarak değerlendirilen çok iyi bir kurumumuz var. Kurumumuzun yaptığı işlerden söz edecek olursak;
- Gözaltı yerlerini ziyaret ederek gözlemliyor sonucunu raporluyor,
- Açık ve Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumlarını ziyaret ederek gözlemliyor ve raporluyor,
- Yaşlı Bakım Evleri ve Huzurevleri ziyaretlerinde bulunuyor, gözlemlerini raporluyor,
- Engelli Bakım Merkezlerini ziyaret ediyor ve tespitlerini raporluyor,
- Çocuk Evleri Sitesini (sevgi Evleri) ziyaret ederek bilgi ve belgelerini inceliyor. Tespitlerini raporluyor,
- Tekirdağ 1 No’lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ziyaretlerine ilişkin gözlem ve tespitlerini raporluyor.
Tüm raporlar ilk toplantıda kurulun bilgisine sunuluyor ve toplantıdan çıkan sonuç, ilgili yerlere resmi olarak bildiriliyor.
Ayrıca kurulumuzun Tekirdağ merkezde bulunan İnsan Hakları Dilek ve Şikayet Kutularının düzenli olarak kontrolleri yapılarak yeni bir müracaatın olmadığına bakılıyor. İl İnsan Hakları Kurulu Başkanı Vali Yardımcısı ve kurul üyeleri ile ayda en az iki kez ziyaret ederek açılıyor. Talep olup olmadığına bakılıyor. Şu ana kadar ilimizde ne mutlu ki insan hakkı ihlali olmadığını düşünüyoruz. Çok az sayıda dilekçe geliyor. Bu dilekçeler de en fazla cezaevinde bulunan hükümlü yakınından ya da insan hakkı olmadığı halde vatandaş öyle olduğunu düşündüğü için, örneğin bir sağlık sorunu olduğu için yazmış olduğu dilekçeler çıkıyor. Bunun dışında önemli bir insan hakkı ihlaline rastlanmadı.
Kurumumuz dünyadaki benzer kurumlarla kıyaslanabilir.1993 yılında birleşmiş milletlerin Paris Prensipleri çerçevesinde belirlenmiş olan uluslararası ilkeler doğrultusunda varlık gösteren bir kurumdur. Dünyada yaklaşık 200 yakın Ulusal İnsan Hakları kurumları söz konusudur. Bizde bu çerçevede varlık gösteren bir kurumuz. Her sene olduğu gibi bu yıl da 10 Aralık İnsan Hakları günü olarak kutlanıyor. Biz de en başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma hakkını diliyor, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nünü kutluyoruz.