Tekirdağ Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” dolayısıyla basın açıklaması yaptı.
Tekirdağ Barosu Hizmet Binası’nda düzenlenen toplantıda konuşan Baro Başkanı Egemen Gürcün, Türkiye’de ve dünyada çocukların korunamadığı, onların uluslararası sözleşmelerle ve yasal mevzuat kapsamında beklenen haklarından yoksun bırakıldığı bir dönemde bu açıklamanın yapılmasının önemli olduğunu ifade etti.
ÇOCUK YOKSULLUĞUNA DİKKATİ ÇEKTİ
Gürcün, şunları kaydetti:
“Bugün komisyonumuzun kapsamlı şekilde hazırladığı açıklamada, çok önemli konulara değineceğiz. Bunların başında çocukların yoksulluğu geliyor. Biz başta eğitim olmak üzere çocuklarımızın temel haklarının kullandırılması için gereken tüm yasal mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması çağrısını yapacağız. Bizler Tekirdağ Barosu olarak çocuklarımızın özgür ve mutlu bir gelecekte yaşamalarını sağlayacak her türlü çalışmayı yapma kararlılığımızı ilk günden beri sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. Diliyorum çocuklarımızı çok daha güzel bir geleceğe taşıyacak şartları hep birlikte sağlayabiliriz.”
Ardından basın açıklamasını okuyan Tekirdağ Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Emre Can Pertevoğlu bugünün, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda savaş, yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek için imzalanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 35. yıl dönümü olduğunu söyledi.
“SÖZLEŞME AYAKLAR ALTINA ALINDI”
Türkiye'nin de 1990 yılından beri bu sözleşmenin taraflarından bir tanesi olduğunu belirten Pertevoğlu, “35 yılın sonunda, bugün bu sözleşmenin koruduğu değerlerin ayaklar altına alındığını söylesek hiç de abartılı olmayacaktır. Gazze’de binlerce çocuğun her gün hayatını savaştan, yoksulluktan ve çaresizlikten kaybetmesi karşısında Uluslararası Adalet Divanı kararlarının bile uygulanmadığı bir hukuk düzenine hiç kimsenin ses çıkarmadığı gerçeği altında bu basın açıklaması yapılmaktadır” dedi.
“HER GÜN İSTİSMAR VE İHMAL HABERLERİ GELİYOR”
Pertevoğlu, şunları kaydetti:
“Ülkemizde ise her gün başka bir çocuğun ihmal veya istismar edilmesi nedeniyle hayatını kaybettiği haberleriyle güne uyanıyoruz. Bölgemizde de bu tür üzücü hadiselerin son günlerde fazlasıyla yaşanmakta olduğu gerçeği ortadadır. Muhtemelen kim olduğunu bilmediğimiz bir sürü çocuğumuzun bu tür ihmal ve istismarların mağduru olduğu binlerce vakadan haberimiz olmamaktadır. Haberimiz olanlar yalnızca; Diyarbakır ilinde 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti, Zonguldak ili Çaycuma ilçesinde 2 yaşındaki bebeğe yönelik cinsel istismar neticesinde vefatı, İstanbul ili ve yaşadığımız ilin Çorlu ilçesinde bazı özel hastanelerde gerçekleşen kazanç uğruna kullanılan yenidoğan bebeklerin ölümleri ve yaşayan bebeklerin engelli kalmaları, yine yaşadığımız ilin Malkara ilçesinde 2 yaşındaki Sıla bebeğe yönelik cinsel istismar neticesinde vefatı, Çerkezköy’de 9 aylık bebeğe yönelik cinsel istismar ve Marmaraereğlisi ilçesinde 15 yaşındaki iki kız çocuğumuzun ruhsatsız silah sebebiyle vefatı olayları hepimizi derinden etkilemektedir.”
“BARO HUKUKİ SÜREÇLERİ YAKINDAN TAKİP EDECEK”
Pertevoğlu, Tekirdağ Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak, yargı mercilerinin süreci en hassas şekilde yürütmesi ve etkin bir yargılamanın sağlanması için hukuki süreci yakından takip edeceklerini kaydetti.
Türkiye’de hem toplumsal açıdan hem de hukuki açıdan kat edilmesi gereken çok mesafe olduğuna işaret eden Pertevoğlu, şunları kaydetti:
“Hepimize düşen ise farkında olmak. Bugün Çocuk Hakları Günü vesilesiyle kamuoyundaki farkındalığı artırmak amacıyla size ülkemizdeki ‘çocuk yoksulluğu’ sorunundan bahsetmek istiyoruz. Çocuk yoksulluğu toplumun kanayan yarasıdır. Bugün ülkemizdeki çocukların yüzde 40’ı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındadır. Bu oran yaklaşık 10 milyon çocuğa isabet eder. Bir toplumda yoksul büyüyen çocuklar, iyi eğitim ve sağlığa erişemezler, suça yönelirler, aileleri gibi kendileri de yoksul olarak yaşamlarına devam ederler. Fiziksel ve ruhsal olarak yeterli bir yetişkine dönüşemeyen çocukların beşeri sermayesi zayıf kalır ve sonuçta nesiller arasında kısır bir yoksulluk döngüsü oluşur. Yoksul yetişkinlerin yoksun çocukları gelecekte de yoksul bir yetişkin olarak hayatına devam edecektir. Bu döngünün kırılmasının en önemli çaresi yoksul çocuklar için eğitim ve sağlığa erişim seferberliğidir. Eğitime ve sağlığa, yeterli beslenmeye, insani barınma şartlarına çocukların kolay erişebileceği bir toplumda, çok kısa sürelerde çocuk yoksulluğunu üreten bu kısır döngüden kurtulabiliriz. Ülkemizde yaşadığımız elim olaylar göstermektedir ki çocuklarımızın yoksulluğu, çocuklarımızın geleceklerinden önce yaşam hakkını tehdit ediyor.”
“YANGINLAR YOKSULLUK NEDENİYLE ÇIKIYOR”
Pertevoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Geçtiğimiz günlerde İzmir’de beş çocuğun sobadan çıkan yangında hayatını kaybetmesi birçok gerçeği yüzümüze tekrar vursa da kamuoyuna bu sorunun münferit olmadığını, sistematik olarak yoksulluk yüzünden bu tür yangınların birçok çocuğun canını aldığını hatırlatmak isteriz. İzmir’deki hayatını kaybeden çocukların yaşam şartlarının kamuoyuna yansıyan boyutu bu ölümlerin doğrudan yoksullukla ilgili olduğunu göstermektedir. Türkiye’de 2022 yılından bu yana en az 65 çocuk ev içinde gerçekleşen yangınlar sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların ölüm nedenleri incelendiğinde bu ölümlerin tamamının önlenebilir sebeplerden kaynaklandığı görülmektedir. Bu sebeplerin çoğunun çocukların yaşam şartlarının iyileştirilmesi durumunda gerçekleşmeyeceği gerçeği bugün yüreğimizi daha da sızlatıyor. Bu yangınlara bakıldığında çoğunluğun ya sobadan, ya ahşap evin yanmasından ya da elektrik kablosunun alev alması gibi tamamı önlenebilir sebepler nedeniyle gerçekleştiği kamuoyunun malumudur. Tüm vakalar hakkında detaylı bilgiye sahip olmamakla beraber bu ölümlerin çoğunun yoksulluğun yenilmesiyle aşılabileceği açıktır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda bir milyon çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybetmektedir.”