Aranan  113 kişiden 32'si tutuklandı Aranan 113 kişiden 32'si tutuklandı

Yontar, AKP iktidarı döneminde her gelen Millî Eğitim Bakanının sistem değiştirdiğini anımsatarak, en kötü dönemin Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in dönemi olduğunu belirtti. Yontar okulların tasarruf tedbiri adı altında pisliğe gömüldüğünü, bu sebeple salgınların arttığını, çocukların okula aç gittiğini dolayısıyla iyi gelişemediklerini, okullardaki güvenlik eksikliği nedeniyle çocukların kötü alışkanlıklara bulaştığını ve öğretmenlerin şiddet gördüğünü dile getirdi.

Türkiye’nin yüz yıllık cumhuriyet tarihinin en problemli eğitim öğretim dönemini yaşadığına vurgu yapan CHP’li Vekil Yontar, “Millî Eğitim Bakanlığı okulları temizletmeden, boya badanasını yaptırmadan, temizlik ve güvenlik personelini almadan, öğretmen atamalarını yapmadan okullar açıldı. Okulların açılmasıyla birlikte okulların temizliğini, temizlik malzeme alımlarını veliler ve öğretmenler birlikte yapmaya başladı” dedi.

PİSLİK SALGINA SEBEP OLDU
Milli Eğitim Bakanlığı’nın emeği yok sayarak ‘tasarruf’ adı altında yarı zamanlı temizlik hizmeti almaya çalıştığına vurgu yapan Vekil Yontar, “Kölelik düzenini geri mi getirmeye çalışıyorsunuz?” diye sordu ver şöyle devam etti: “Okulların temizlikten yoksun olması ve özellikle tuvaletlerin temizliğinin yapılmaması öğrencilerde ve okul personelinde salgın hastalıklara sebebiyet vermiştir.”

OKULA AÇ GİDEN ÇOCUK SAYISI ARTTI
Okula aç giden çocuk sayısındaki artışa dikkat çeken CHP’li Yontar, “İktidarınız döneminde her gelen Millî Eğitim Bakanı sistem değiştirdi. Ama emin olun, en berbat dönem şu anki Millî Eğitim Bakanınız Sayın Yusuf Tekin'in dönemidir. Bir önceki Bakanın verdiği bir öğün yemek bile Sayın Yusuf Tekin'e fazla gelmiştir. Yoksulluk derinleştikçe, ailelerin alım gücü düştükçe okula aç giden çocuk sayısı da arttı; önceden bir iki çocuk var iken sınıfta ve bunlar bir şekilde kompanse edilirken şimdi neredeyse sınıfların yarısı aç gitmekte” diye konuştu.

3 ÇOCUK YAPANLAR KAN AĞLIYOR
Cumhurbaşkanının “3 çocuk yapın” çağrısını anımsatan Yontar, “Yumurtanın tanesi 5 lira, simidin tanesi 15 lira; 1 şişe suyun 10 liraya satıldığı bir kantinde hangi öğrenci neyi alacaktır?  Sayın Cumhurbaşkanı ‘3 çocuk yapın’ dedi. Cumhurbaşkanını dinleyenler bugün kan ağlıyor, çocuğunu besleyemediği için hesap soruyor. Çocukların iyi beslenememesi boy kısalığını, okul tuvaletlerini kullanamaması da bağırsak ve böbrek rahatsızlığını beraber getirmekte. Çocuklarımız tabii ki Millî Eğitim Bakanının çok da umurunda değil” dedi.

OKULLAR GÜVENSİZ
Güvenlik sorununa da değinen Milletvekili Yontar, şunları kaydetti: “Okullarımızın diğer bir sorunu da güvenlik sorunu. Kapısında güvenlik görevlisi olmadığı için öğrenciler izinsiz bir şekilde okullardan kaçabilmekte buna bağlı da kötü alışkanlıklar edinebilmektedir. Yine, bazı kendini bilmez insanlar elini kolunu sallayarak okula girmekte ve öğretmenlere şiddet uygulamakta. Emniyet güçlerimizin okul çıkışlarında ve girişlerinde devriye görevinde bulunmaları yeterli değildir, acilen tüm okullara birer güvenlik görevlisi yerleştirilmelidir.”

ÖZELLEŞEN EĞİTİM KALİTEYİ DÜŞÜRDÜ
Yoksul aile çocuklarının imam-hatip ve meslek liselerine yönelmek zorunda bırakıldığını ifade eden Yontar, şunları söyledi: “4+4+4'e geçilmesinin ardından özellikle kız öğrencilerimiz eğitimden uzaklaştırıldı. Sermayeyi eğitim politikalarınızın ortağı yaptınız. Eğitimi özelleştirme projeniz eğitimde kaliteyi artırmak yerine iyice düşürdü. İstediği liseye yerleşemeyen ve yeterli gelir düzeyi olmayan öğrenciler imam-hatip liseleri ve meslek liselerine yönelmek zorunda bırakıldı.

EĞİTİME NOKTA KOYDULAR
Taşımalı eğitimle kilometrelerce uzaktaki okullara gitmek zorunda kalan çocuklarımız, son yapılan düzenlemeyle birlikte 30 kilometre üzerindeki mesafelerde yatılı okullara yönlendirilmiş bulunmakta, yatılı okula göndermek istemeyen aileler yüzünden de çocuklar eğitimden ayrılmak zorunda kalmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu kadar sorun ortada dururken Bakanlık bunlarla uğraşmayıp neyle uğraşıyor? Cemaat ve tarikatlarla protokol yapmaya. ÇEDES, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, MESEM, MEB'de kadrolaşma ve bugün görüşmeye devam edeceğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu. Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerine bu kadar uğraşacağımıza gelin, eğitim fakültelerinin eğitim kalitesini artıralım.
Öğretmenlik diplomasını yok sayan Milli Eğitim Akademisini kabul etmiyor; ücretli, sözleşmeli değil, kadrolu ve güvenceli öğretmen istihdamı sağlanmalı diyor.”

Kaynak: Haber Merkezi