Saadet Partisi Tekirdağ il Başkanlığının eylül ayı divan toplantısı, Genel Başkan Yardımcısı Arslan Ateş'in katılımıyla yapıldı. Toplantıda birim ve ilçe raporları değerlendirildi. İl Başkanı Halil İbrahim Kart ve İl Müfettişi Feti Pehlivan'ın sunumlarından sonra kürsüye gelen Genel Başkan Yardımcısı Arslan Ateş, ülke ve dünya gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 
Bir siyonist proje olan İsrail’in çevresine kan ve zulüm ateşi getirdiğini belirten Arslan Ateş, şöyle devam etti:
 
“Kurulduğu günden itibaren bölgemizi tehdit etmeye başlayan terör rejimi İsrail, son dönemde bir kez daha tüm coğrafyamızı ateş çemberinin içine almak için saldırılar yapmaktadır. Filistin'deki işgal ve soykırım başta olmak üzere Suriye, İran ve Yemen'e saldıran siyonizm son günlerde Lübnan'da da katliam yapmaya başlamıştır.
Emperyalizmin desteği ile kanlı emellerine ulaşmak isteyen bu hunhar zihniyet, bir proje dahilinde vahşet yapmaktadır. Bu projenin adı da BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi'dir. Hedefe ulaşmak için her türlü işgal, fitne, savaş, terör ve anarşiyi meşru gören bu projenin özüne baktığımızda ise karşımıza Büyük İsrail Proje'si çıkmaktadır. Bu projenin nihai hedefi bütün bölgedir. İsrail bölgeyi kan gölüne çevirmeden ve tüm İslam dünyasını istikrarsızlaştırmadan bu projeden vazgeçmeyecektir.”

Ateş, şöyle devam etti:

Duayen tiyatrocu Yılmaz İçöz’ün kızı: “Yılların emeğine saygı nerede?” Duayen tiyatrocu Yılmaz İçöz’ün kızı: “Yılların emeğine saygı nerede?”

“Tüm bölge ülkelerinin bu vahşi plana karşı çıkması gerekirken maalesef ki birçok lider yaşananları görmezden gelmektedir. İslam ülkeleri tarafından terör rejimi İsrail ile yapılan karşılıklı ticaret ise suskunluğun da ötesinde ihanet boyutuna varmıştır. Bu sadece Filistin'e ihanet değil, aynı zamanda inancımıza, insanlığa ve bölgemizin huzur ve barış iklimine de ihanettir. İsrail'le ticarete devam edenlerin sıradaki kurban olduğu unutulmamalıdır. Büyük Ortadoğu Projesi için müttefik yoktur, sırasını bekleyen kurban vardır. BOP'un yöntemi olan böl-parçala-yut; maalesef ki bugün başarılı olmaktadır.
Arap-Acem, Sünni -Şii başta olmak üzere her türlü farklılıktan ayrıştırma yaratmak isteyen siyonizmin çarklarına ne yazık ki su taşıyan liderler vardır. Milli Görüş olarak 55 yıldır altını çizdiğimiz ve ısrarla tüm bölge ülkelerine anlattığımız bu hakikat, bugün bir kez daha kapımızı çalmıştır.”

Ateş, şu değerlendirmelerde bulundu:


“Bizler tüm ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak birlik olmak mecburiyetindeyiz. Bir ve bütün olan düşmana karşı, BOP'un parçası gibi davranmayı bırakarak derhal Büyük İslam Birliği Projesi'ni hayata geçirmeliyiz. Unutulmamalıdır ki birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Her türlü şahsi, etnik, mezhep veya bölgesel ihtirasları bir kenara bırakmazsak İslam dünyası sadece topraklarını değil; izzet, onur ve şerefi ile birlikte İstiklâl ve istikbâlini de kaybedecektir. Bizler bir kez daha tüm Müslüman liderlere sesleniyoruz; İsrail ile diplomatik ve ticari ilişkilere son verilmelidir. Uluslararası hukuk kurallarının işlenmesi için baskı uygulanmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın öncülüğünde terör rejimi İsrail'e ticari ve siyasi yaptırım kararları alınmalıdır. Batı'nın üzerinde baskı kurarak İsrail'i yalnızlaştırmak için somut adımlar atılmalıdır. Bölge liderleri İslâm Ülkeleri Savunma İş Birliği Teşkilatı kurmalıdır. İsrail'in karşısında olan Batılı devletler ile işbirliği yaparak soykırımın Batı'da daha çok bilinmesi sağlanmalıdır. İsrail'le bölge ülkeleri arasında yapılan askeri anlaşmalara son verilmelidir.
Yardımların Gazzeli mazlumlara ulaşması için insani koridor açılmalıdır. Vicdan Gemisi'nin yola çıkması için bütün engeller kaldırılmalıdır. Necmettin Erbakan Hocamızın kurmuş olduğu D-8'in genişletilmesi ve etkinliğini artırması artık hayati bir meseledir. ‘Sömürü değil, adil düzen. Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi.’ ilkeleri çerçevesinde tüm bölge ülkeleri İsrail'in işgal girişimlerine karşı durmalıdır.
Devletimiz başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri bu adımları attıkları taktirde siyonist rejim aynı cesareti bulamayacaktır. İnanıyoruz ki bu adımlarla bölgemiz barış ve huzur iklimine dönecek ve ‘Nehirden denize özgür Filistin’ hakikati tüm dünya tarafından kabul edilecektir.

Kaynak: Haber Merkezi