Lozan Barış Antlaşması'yla Batı Trakya'nın sınırlarının çizildiğini belirten Trampa, "Batı Trakya'yı tanımlarken gümrükten çıktığımız zaman 'Meriç'ten Karasu'ya kadar' deriz. Pazarkule Gümrüğünden çıkınca Kavala sınırlarına kadar olan bölge Batı Trakya sınırlarını oluşturur. Buralarda çok resmi rakamlar yok ama 100- 120 bin civarında bir nüfus var." dedi.
- "Dil ve din özgürlüğü tam yaşanmıyor"
Trampa, Batı Trakya'da yaşayan Türklerin özellikle dilini ve dinini özgürce yaşayamadığını belirtti.
Din, dil ve geleneklerin Batı Trakya'da yaşayan Türklerin kültürünü oluşturduğunu vurgulayan Trampa, şunları kaydetti:
"Birinci argüman dilini, dinini ve geleneğini korumaktır. Ondan sonra dini özgürlükleri korumak ve muhafaza etmek, vakıflarımız korumak, eğitim alanında yapılan haksızlıklarla mücadele etmek ve sivil toplum kuruluşlarına indirilen darbelere karşı mücadele etmek. Batı Trakya'da Türk olmayı bu başlıklar altında toplayabiliriz.
Kültür bir toplumun her şeyidir. Dilimiz bizim kültürümüzü oluşturur. Yunan devletinin verdiği en büyük mücadele bizim dilimizi yok etme noktasındadır. Yani Türkçeyi yok etme, unutturma gayesiyle bütün hamle ve projeleri yapar. Dil bu noktada en önemli unsurdur. Eğer siz dilinizi yani Türkçenizi kaybederseniz dini ve milli değerlerinizi anlatamazsınız. Gelenek ve görenekleriniz başka nesillere aktaramazsınız. Diliniz yok olursa geri kalan temel değerler de yok olup gider."
- "Yunanistan taktikler deniyor"
Yunan devletinin Batı Trakya'da yaşayanların Türklüğünü inkar ettiğini vurgulayan Trampa, Yunan okullarına giden Türk çocuklarının zamanla dillerini ve kültürlerini unuttuğunu söyledi.
Yunanistan'ın azınlıkların Türk dilini konuşmasını bilerek engellemeye ve unutturmaya çalıştığını aktaran Trampa, Batı Trakya'da kültürlerini ve dillerini yaşatmaya çalıştıklarını vurguladı.
Yunanistan'ın azınlık Türk ilkokullarını 9 öğrenciden az olursa kapattığını ifade eden Trampa, şöyle devam etti:
"Bu tamamen Türk okullarını engellemeye yönelik bir şeydir. Diyor ki 'Öğrenci azaldı, öğrenci azlığından dolayı okulu askıya aldım.' Aslında bu bir taktik. Niye askıya alıyor, çünkü bizim ilkokullarımız vakıf heyetine ait eğer kapatırsa vakıf heyeti farklı bir amaçla, yine orada kültürümüzü dilimizi öğretebilir. Buna engel olmak için "kapatmadım, askıya aldım' diyor ve bina çürüyene kadar girmene engel oluyor.
Burada yapılan bütün çalışmalar bizim gençlerimizin çocuklarımızın dilini değerlerini öğrenmemesi yönündendir. Başarılı mı peki? Kısmen başarılı. Görüyorum sabahları anne çocuğunu almış, bizim okulların önünden geçiyor, gidiyor Yunan okullarına bırakıyor. O çocuk ilkokul, ortaokul, lise Yunanca okuyunca, tamamen Yunan kültürüyle yetişiyor."
Batı Trakya'da Osmanlı döneminde inşa edilen birçok yapı olduğunu ifade eden Trampa, bu yapıların zamanında o şehirlerin sosyal ve manevi yapısını güçlendiren simgeler olduğunu vurguladı.
Osmanlı'nın şehirlerin ruhuna hitap eden eserler inşa ettiğini hatırlatan Trampa," Cami, medrese, çeşme, kervansaray gibi yapılar. Şimdilerde bu yapıların çoğu yıkılmış, ayakta kalanlarda amacına uygun kullanılmıyor. Yunan hükümetleri olanların de ihya edilmesine ve cami olarak kullanılmasına izin vermiyor. "dedi.
Trampa, Yunan yönetiminin bu tür değişiklikleri yaparak Osmanlı dönemini ve Türk izlerini unutturmayı hedeflediğini dile getirdi.