Tekirdağ, düşman işgalinden kurtularak, özgürlük ve bağımsızlığına kavuşmasının 101. yılını kutladı. 
Osmanlı'nın çöküşü ile emperyalist devletlerin göz diktiği topraklar, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçeklestirilen Milli Mücadele ile işgalden kurtarıldı.
Konumu dolayısıyla tarih boyunca önemli lojistik bölgelerden olan ve 1920 yılında işgale uğrayan Tekirdağ ise 13 Kasım 1922'de düşmandan sıyrıldı. 
101 yıldır bağımsız ve özgür olan Tekirdağ'ın mevcut konumunu ve potansiyelini hala değerlendiremeyip, kültürel mirasını ise etkin koruyamaması en büyük eksiklikler arasında.
Uluslararası alanda bazı liderler, sanatçılar, yazarlar tarafından dünyanın başkenti olarak tanımlanan İstanbul'un yanı başında, Anadolu topraklarının Avrupa'ya açılan kapısı Tekirdağ,  verimli toprakları, iklimi, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmasıyla özel şehirlerden bir tanesi.
Stratejik ürünler arasında yer alan ayçiçeği ve buğdayın üretildiği verimli toprakları, Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmının karşılandığı sanayi tesisleri, Marmara ve Karadeniz'e olan kıyılarıyla doğal güzellikleri ve antik dönemlere dayanan tarihi geçmişiyle birçok zenginliğe sahip Tekirdağ,  mevcut potansiyelinin doğru kullanılamaması nedeniyle bir kimliğe dahi sahip olamayan, havası, suyu, toprağı yağmalanan bir kente dönüşmüş durumda.
Sanayi tesislerinin yer aldığı Çorlu, Çerkezköy gibi ilçeler, ülkenin üretim merkezi olmasının yanı sıra,  kurallara, yasalara, yönetmeliklere uymayan firmaların ve buna göz yuman yöneticilerin talanı altında. Yer altı suları, sanayi tesislerinin yoğun su tüketimi nedeniyle alarm veriyor. Ergene nehri zehir akıyor, hava kirliliği nedeniyle temiz hava solunamıyor, bilim insanları bölgede kanser vakalarının arttığını belirtiyor.
Birinci derece tarım toprakları ise OSB girişimlerine direniyor. Şarköy, Marmaraereğlisi, Süleymanpaşa gibi kıyı ilçeler  nitelikli turizm çalışmaları ve kent planlamaları yapılamadığı için köy ve kasaba karışımı sığlıkta... Şehir genelindeki kültürel miraslar da yeteri kadar korunamamış, kent hafızası oluşturulamamış, Hayrabolu, Malkara Muratlı gibi tarımsal işleyişin yoğun olduğu ilçelere yönelik potansiyellerle kalkınma gerçekleştirilememiş ve yol yapımı hala büyük bir başarı olarak sunuluyor. Büyükşehir olarak tanımlanan şehrin, ulaşım konusundaki sorunları hala çözülememiş ve şehrin tanımlayabileceği bir kimlik henüz yok....
101 yıl önce şehrin düşman işgalinden kurtulmasını kutlarken,  mevcut durumu göz önüne alarak, düşmanın sadece başka ülkelerden gelip, istila edenler mi olup olmadığını düşünmek gerekli...Bazen düşman dışarıdan gelmez. Aynı bayrağın altında, aynı topraklarda olur. Havana, suyuna, toprağına, kültürüne zarar verirler ya da zarar verenlere göz yumarlar.. Her zaman, her yönden gelen işgallere karşı şehrimizi, ülkemizi korumak yükümlü olduğumuzu unutmamak gerekli.