4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde “sessiz” canların sesi olmaya çalışan hayvan dostları ve sivil toplum kuruluşları, hayvanlarla ilgili çağrılarına devam ederken; söz konusu günü PR çalışması olarak görenler de yine şovlarını yaptı. Kendinden başka canlıların yaşamını ve yaşam koşullarını çok fazla önemsemeyen insanoğlu, dünyayı birlikte paylaştığımız hayvanları, bir yıl içerisinde sadece bir günlüğüne önemseyip, paylaşımlarda bulunarak “görevini” tamamladı.
Bir hayvanın başını okşamamış, bir kap su bir kap  mama koymamış çoğu insanın ve PR amacı güden firmaların, kurumların paylaşımları adeta bir biriyle yarıştı. Eylemsel değil, sözsel mesajlarla ya da o güne özel etkinliklerle bir gün de olsa hatırlayabildiler... 
 Öte yandan;  toplumsal ve doğal alanların, hayvanların yaşam alanlarının düzenlenmesinde söz sahibi olan birçok yönetici ve milletvekillerinin çoğu tüm canlıların korunmasına yönelik mesajlar yayınladı. Birçok şeyi değiştirme imkanı olan yönetenler, vekiller, sıradan insanlar gibi sadece mesajlarla taleplerini dile getirdiler...
Bunların dışında her gün tüm canlıları korumaya çalışan, kendini savunamayan her canlının sesi olanlar, yine seslerine ses katmaya çalıştı.
Nesli tükenmek üzere olan hayvanlardan sokaklarda yaşayan hayvanlara kadar her canlının yaşamını etkileyen uygulamalara ilişkin çağrıda bulundular.
Ormanların talan edilmesiyle evlerinden olanlar, avlanma adı altında nesli tükenmek üzere olanlar, sokaklarda yaşayanlar, barınak adı altında sağlıksız ortamlarda yaşamlarını sürdürenler.... Sesinin duyurulması gereken o kadar çok var ki seslendikçe kulaklarını tıkayanlar, görmeyenler de bir o kadar çok.
Görmeyenlere, duymayanlara duyurmak için hayvan dostları, sivil toplum kuruluşları taleplerini ileterek, olması gerekenlere ilişkin çağrıda bulundu.
Tekirdağ'da da sokaktaki canlar için mücadele eden çok sayıda  insan ve STK mevcut. Bir çıkar gütmeden sokaklardaki canlara kol kanat germeye çalışanlardan bir tanesi de Tekirdağ Hayvanları Koruma Derneği... Başkanlığını sevgili büyüğüm Bedia İlerler'in yaptığı dernek,  günün anlam ve önemine ilişkin yayınladığı açıklamada, 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’nda olduğu gibi, sokaklarda yaşayan canların yerel belediyelerde bulunan barınaklar tarafından “topla, kısırlaştır, aşıla, geri bırak” uygulamasına devam edilmesi çağrısında bulunuyor. Yerel yönetimlerin sorumluluğundaki barınak yönetimlerinde gönüllü derneklerin olması gerektiğine dikkat çekti.
Belli bir çıkarı olmadan, gönüllü olarak kentteki canlara sahip çıkan hayvanseverlerin sözlerine tüm yönetenler kulak vermeli.
Sadece iş olarak görülemeyecek kadar önemli olan birimlerin teslim edildiği kişiler, alelade  belirlenmemeli. Önümüzde acı bir Konya örneği mevcut. Konya'da sokaklarda istenmeyen hayvanlar, barınak adı altında adeta ölüm kampı gibi bir yerde toplanıp, katledildi.
Psikopatça  yetiştirilip, saldırganlaştırılan hayvanların sokaklara salınması ya da bir hevesle bakmak için alınan kedilerin köpeklerin sokağa terk edilmesinin sorumlusu o hayvanlar değil. Sokaklarda istenmeyip, barınaklara gönderilen hayvanların yaşamı ne yazık ki içler acısı...Bu sokaklar, bu dünya sadece insanların değil. Kendi yaşamı dışındaki her şeye bencilce davranmadan yaşanmalı...