İYİ Parti’den ayrılan Yavuz Ağıralioğlu Genel Başkanlığında 28 Ekim’de kuruluşunu ilan eden Anahtar Partisi ile Türkiye'de 155 siyasi parti oldu.
Son yıllarda artan siyasi parti sayısı, siyaset sahnesini çeşitlendirse dahi büyük bir kısmı sadece isim olarak varlığını sürdüren tabela partilerinden ibaret…
 Siyasi arenada kısa süre varlık gösterip etkin olamayan partiler, işlevsizlikleri ve kitleler üzerinde kalıcı bir iz bırakamamalarıyla dikkat çekiyor. Siyasi partilerin toplumda bir değişim yaratma amacı taşımaları beklenirken, yalnızca tabela partisi olmaktan öteye gidemiyor.
Genellikle ideolojik veya politik bir yenilik sunamayan, farklı görüşlere hitap edebilecek özgün söylemler geliştiremeyen ve toplumsal taleplerle örtüşmeyen programlarla halk nezdinde ciddi bir karşılık bulamıyorlar.
Bazı partiler ise yalnızca siyasi çıkarlar veya kişisel hedefler doğrultusunda kurulurken,  bazı gruplar, parti kurarak siyasi arenada görünür olmayı veya farklı alanlarda nüfuz elde etmeyi amaçlıyor. Bu nedenle, tabandan beslenmeyen, toplumsal destekten yoksun partiler başarısız oluyor.
Toplumun ihtiyaçlarına yönelik somut çözümler sunan, kapsayıcı bir anlayışa sahip partilere olan ihtiyaç ise güçlü şekilde artış gösteriyor.
Mecliste yer alan partilerin ise toplumun ihtiyaçlarını ne kadar karşıladığı ve vatandaşın çıkarına yönelik faaliyetlerde bulunduğu ise büyük bir muamma…
Siyasetin sadece seçim dönemlerinde değil, sürekli olarak halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini gözeten bir yaklaşıma dayalı olması gerekirken,  iktidarı veya muhalefeti fark etmeksizin büyük bir çoğunluğu asıl görevlerinden ve halkın sorunlarından kopuk bir şekilde mecliste yer alıyor. 
İşlevsellikten uzak partilerin ve siyasetçilerin çoğalması, siyasetin temsiliyet gücünü zayıflatırken, etkili ve kalıcı çözümler sunabilen siyasilere olan ihtiyaç her geçen gün daha çok artıyor.

Etkin siyaset yürütmek isteyenlerin ise yüzde 7 seçim barajına takılması, Türkiye gibi çoğulcu bir toplumda siyasi çeşitliliğin temsilini engelleyen en önemli detaylar arasında… Seçim barajı, tabela partisi olmak istemeyen ve işlevsel faaliyetler yürütme amacı güden küçük veya orta ölçekli partilerin de meclise girmesini zorlaştırarak oyların temsilde boşa gitmesine sebep oluyor, 
 Bu durum, sadece büyük partilerin daha fazla sandalye kazanmasıyla değil, aynı zamanda seçmenlerin bazı fikirlerinin mecliste hiç yer bulamamasına neden oluyor.
Özellikle yerel veya spesifik konularda yoğunlaşan partiler veya belirli toplulukları temsil eden gruplar, barajı aşamayınca mecliste temsil edilememekte ve böylece demokratik temsilde bir eksiklik oluşmakta…
Halkın güvenini kazanabilen, uzun soluklu, yapıcı bir politika izleyen, ülkenin ve vatandaşın sorunlarına etkin çözümler sunabilen partilerin ve siyasetçilerin mecliste yer alması, demokratik temsilin güçlenmesine ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarına yanıt veren bir yönetim anlayışının yer aldığı bir bakış açısına en çok ihtiyaç duyulan karanlık bir dönem içerisindeyiz.